Dünyaca ünlü ressam ve heykeltraş Ahmet Güneştekin, İzmir’in Buca ilçesinde bir okula, ismi 12 Eylül darbe sürecinde Diyarbakır Cezaevi’ndeki işkence olayları ile anılan Esat Oktay Yıldıran’ın isminin verilmesini eleştirdi.
Güneştekin, X hesabından yaptığı açıklamada, olayı “akıl tutulması” olarak nitelendirirken, soruşturma çağrısı yaptı.
Güneştekin, şunları kaydetti:
“İzmir Buca’da adı bir ilkokula verilen Esat Oktay Yıldıran, ülke tarihinin en karanlık günahkârlarınlarından biri olarak ‘hafıza odası’na sadist, sapık bir işkenceci olarak kayıt altına alındı! İşkenceleri arasında en zevk aldığı köpeğini saldırtmak, kadınlara cinsel işkenceler, onları çıplak spor yaptırmak, tecavüz, dışkı yedirmek, makata cop sokmak…
Akla gelebilecek her türlü insanlık dışı suçu işlemiş bir caninin adını bir eğitim yuvasına vererek insanlığı tahrik etmek, vicdanları yaralamak mağdurların ailelerine acı çektirmektir. Böyle bir akıl tutulması ağır bir suçtur ve neden olanlar mutlaka soruşturulmalıdır!”
Esat Oktay Yıldıran kimdir?
Esat Oktay Yıldıran’ın yüzbaşı olarak görev yaptığı Diyarbakır Cezaevi, 12 Eylül 1980’de Sıkıyönetim Komutanlığı emrinde Askeri Cezaevi olarak hizmete açıldı.
Otuzu aşkın tutuklu, 1980-84 yılları arasında, cezaevi yönetiminin kötü uygulamaları, yapılan işkenceler nedeniyle hayatını kaybetti.
Bazı kaynaklar bu sayının 50’yi aştığını öne sürüyor. Cezaevinde gördüğü işkencelerin bıraktığı kalıcı hasarlar nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı ise bilinmiyor.
Bu cezaevinin yakın dönem Türkiye siyasi tarihine en büyük etkisinin, “Apocular’ olarak başlayan hareketin PKK olarak gelişip büyümesi” olduğu yorumları ise sık sık dile getiriliyor.
Cezaevindeki uygulamaların mimarı olduğu söylenen Esat Oktay Yıldıran, 1988 yılında PKK’nın üstlendiği bir suikast sonucunda İstanbul’da öldürüldü.
İki dönem AKP milletvekilliği yapan MKYK üyesi Orhan Miroğlu da Diyarbakır Cezaevi’nde sekiz yıl hapis yatmıştı.
Miroğlu 2017 yılında Diyarbakır Cezaevini İnceleme Alt Komisyonu toplantısında Diyarbakır Cezaevi’nde yaşadıklarını gözyaşları içinde anlatarak, “Her katta 10 hücre vardı ve 4 kattan oluşuyordu. Birinci katın birinci hücresi tamamen lağımla doldurulmuştu. Gelen herkes istisnasız o lağımın içerisine sokuldu. Ona da ‘banyo’ diyorlardı.” Demişti.
Miroğlu cezaevinde yüzbaşı rütbesiyle güvenlik amirliği yapan Yıldıran’ın işkenceyi yönettiğini anlatmıştı:
“Yüzbaşı Esat, ‘bunlara banyo yaptırın’ dedikten sonra bizi oraya soktular. Bu işkence süre olarak yaklaşık 4-5 saat sürdü. Kaçışıyorduk. Koridorun içerisinde feryat figan kaçıyorsunuz ama bir biçimde sizi buluyorlar ve işkence yapıyorlar. Yorulmalarının ardından bitti.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2022 yılında yaptığı konuşmada cezaevinin zulümlere konu olduğunu söylemiş ve “hafıza” merkezi olarak görev yapacağını kaydetmişti.
Müzenin 3 Eylül 2024’de açılması hedefleniyordu.
12 Eylül 1980 askeri darbesi nedeniyle Diyarbakır Cezaevi’nde işkence ve kötü muamelelere maruz kalan yaklaşık bin 600 darbe mağduru, dönemin sorumlularının yargılanması için çeşitli tarihlerde Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.
Başsavcılık, suç duyuruları hakkında takipsizlik kararı verdi.