DEM Parti Ankara İl Örgütü, Kobani Davası için çağrıda bulundu
(ANKARA) – DEM Parti Ankara İl Örgütü, eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da yargılandığı Kobani Davası’nın, 16 Mayıs Perşembe günü yapılacak 83’üncü duruşması öncesi “Gelin yol yakınken bu çıkmazdan geri dönün, diyalog ve müzakerelerin, adil ve toplumsal bir barışın önünü açın” çağrısında bulundu.
DEM Parti Ankara İl Örgütü tarafından, karar beklenen Kobani Davası’nın 83’üncü duruşması öncesi Sakarya Caddesi’nde basın açıklaması yapıldı. DEM Parti milletvekilleri ve sivil toplum örgütleri de basın açıklamasına destek için geldi. Açıklama öncesi “Siyasi tutsaklar onurumuzdur”, “Savaşa hayır, barış hemen şimdi” sloganları atıldı.
DEM Parti Ankara İl Eş Genel Başkanı Fatin Kara, “Kumpaslara Karşı Demokratik Siyaseti Savunuyoruz. Yargılanan değil yargılayanız. Yoldaşlarımızı rehin tuttuğunuz yeter” yazılı pankart önünde, basın açıklaması yaptı.
“Demokrasiden, haktan, hukuktan, adaletten ve özgürlüklerden yana olan herkesi, tüm duyarlı kamuoyunu, yalan ve iftiralarla içeride rehin tutulan yoldaşlarımızla dayanışmaya, bu son sürüm ağır hukuk kıyımına karşı yanımızda saf tutmaya çağırıyoruz.” ifadelerine yer verilen basın açıklamasında şöyle denildi:
“Bilinmelidir ki haksızlık, hukuksuzluk kime, hangi gerekçeyle yapılırsa yapılsın, olan demokrasiye, toplumsal huzur ve barışa olmaktadır. Kobani Kumpas Davası, partimizin demokratik faaliyetlerinin bastırılması, parti politikalarımızın ve çalışmalarımızın kriminalize edilmesi ve siyasi faaliyet yürüten arkadaşlarımızın rehin alınarak gücünün etkisizleştirilmesi amacıyla iktidar tarafından, 6-8 Ekim 2014’de Kobane ile dayanışma amacıyla yasal protesto hakkını kullanan halklarımıza karşı siyasi iktidar ve belirli odaklarca kışkırtılmış grupların saldırıları sonucu yaşanan, 37 yurttaşın, ki bunlardan 27’si HDP üyesi ve gönüllüsüdür, hayatını kaybettiği olaylardan tam 6 yıl sonra, demokratik protesto içeriği olan bir tweet bahane edilerek bir kumpas davası olarak açıldı. Hiçbir hukuki dayanağı olmayan bu dava üzerinden partimiz hedef gösterilerek AİHM başta olmak üzere ulusal ve uluslararası hukuk askıya alındı.
6-8 Ekim sonrası başlayan olaylar sonrasında yaşanan ölümler ve saldırılara ilişkin gerekli ve etkin soruşturma yapmayan siyasal iktidar aradan 6 yıl geçtikten sonra Kürt Siyasal Hareketinin ve HDP’nin tasfiyesi için tekrar, aslında kendi sorumluluğunda olan, Kobane olayları bahanesine sarıldı. Diğer yandan bu davayı önemli kılan bir başka unsur ise dava dosyası içerisine konulan belgeler ve yapılan suçlamalara dikkate alındığında, bu davayla ‘Çözüm Sürecinin’ de yargılanmak istendiği gerçeğidir.
“TOPLUMU SOKAK MUHALEFETİNDEN UZAK TUTMAYA ÇALIŞMAKTIR”
Bu dava, Kürt siyasal hareketi üzerinden HDP’yi dizayn etmeye, HDP üzerinden Türkiye toplumunu dizayn etmeye çalışan bir siyasal mühendislik pratiğidir. Siyasal iktidar bu dava ve özellikle sık sık ‘Kobane Olayları’ ve ‘Gezi Eylemleri’ kavramlarını kullanarak, bu iki barışçıl ve toplumsal talepli eylemleri itibarsızlaştırma ‘şeytanlaştırma’ algısı ile toplumu sokak muhalefetinden uzak tutmaya çalışmaktadır. Buradan tek çıkış yolu ise bütün baskılamalara rağmen faşizme varan iktidar pratiklerine karşı sokakta yasal, demokratik hakların kullanılmasında ısrarcı olmaktır.
“DEMİRTAŞ KARARI OLDUKÇA ÖNEMLİDİR”
2015 seçimleri döneminde HDP’nin parti olarak seçime girmeme beklentisi içinde olan AKP, HDP’nin parti olarak seçime girip AKP’nin tek başına iktidar olmasını engellemesi ile hedef olmuştur. Gelinen noktada AKP, AYM ve AİHM kararlarını da uygulamayarak HDP’den ve Kürt siyasetinden intikam almaktadır. Tepeden tırnağa yalanlarla ve uydurma ‘gizli tanık’ beyanlarıyla örülü bu dava, yargılama usulleri de dahil pek çok ihlalin iç içe geçtiği bir davadır. Bu yönüyle de bu dava sadece bir tasfiye davası değil, aynı zamanda bir intikam davasıdır. AİHM Büyük Dairesi’nin Demirtaş-Türkiye kararı, bu yargılamalarda oldukça önemlidir.
“TWEETLERİN İÇERİĞİ İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ”
Dosya kapsamında yargılanan siyasetçilere, HDP’nin Twitter hesabı üzerinden atılan tweetler ile suçlama yapılmaktadır. Oysa AHİM Büyük Dairesi Demirtaş-Türkiye kararında bu tweetler uzun uzun değerlendirilmiş ve sonuçta söz konusu tweetlerin içeriğinin siyasal ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu, bu tweetler gerekçe gösterilerek soruşturma yapılamayacağını, dolayısıyla tutuklanma da olamayacağını ve ihlallerin ortadan kaldırılmasına, Sayın Demirtaş’ın tahliyesine karar vermiştir.
YOLDAŞIMIZI ÖZGÜRLÜKTEN ALIKOYMAYA DEVAM ETMEKTEDİR
Ancak mahkeme heyeti, bugüne kadar deyim yerindeyse ‘ihsası rey’ yaparak AİHM Demirtaş-Türkiye kararını uygulamamış ve halen başta 7 yıllık tutukluluk sınırını çoktan dolduran Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Gültan Kışanak ve Sabahat Tuncel olmak üzere pek çok yoldaşımızı özgürlüklerinden alıkoymaya devam etmektedir.
“BARIŞIN ÖNÜNÜ AÇIN”
Kobane Davası, birçok tarihi yargılamaların birebir izdüşümüdür. Özcesi, 40 yıldır sürdürülen savaş ve rant politikalarının kurtaranı Kobane, Gezi ve benzeri kumpas davaları değildir. Bu, sadece içinde bulunulan çıkmazı daha da derinleştiren, demokrasiyi işlemez kılan, özgürlükleri ayak altına alan beyhude bir yol olmaz, aynı zamanda çok yakından hissettiğimiz gibi emekçinin, yoksulun sofrasındaki ekmeğe de göz diken kötü gidişatı da perişanlıkla sonuçlandırır. Gelin yol yakınken bu çıkmazdan geri dönün, diyalog ve müzakerelerin, adil ve toplumsal bir barışın önünü açın.”
DEM Parti Ankara İl Örgütü üyeleri basın açıklamasının ardından “Kobani Davası’ndan kumpas, yalanlar ve gerçekler” başlıklı bildiri dağıttı.